Zaman geçiyor. Toplumlar kitleler halinde ‘hipnoz’a maruz kalıyorlar. Hele bu yüzyılda bilgisayarların bizi iyice etkileri altına aldıkları malum. 90’lı yılların başında ARPHA adlı şirketin ‘internet’ kavramını hayatımıza soktuğundan beri cep telefonlarının da yaygınlaşması ile 2000’li yılların başıda insanlar yığınını etkisi altında tutuyor bu teknoloji. İletişim çağında yaşıyoruz. Bunların hepsi güya ‘iletişim’e hizmet ediyor. Alakası yok! Evet, iletişim çağında yaşıyoruz ama malesef iletişim kuramıyoruz. Tabi tüm bunlar olumsuz anlamda düşünülmemeli. Elbette ki iyi yanlar da mevcut. Fakat durum kardan çok; zararlı. Bu sosyal medya da işte bu türden. Her ne kadar arkadaş listesinde yüzlerce insan ekli ise de ‘o’ artık yalnızlara oynuyor. Aptal bir makinanın başında kendi ‘şeytan’ı ile başbaşa. İnançları bir noktadan sonra kokain etkisi altındaki bu gariban şahsiyeti terk etmiş. Onun tek derdi var şuan:Sosyal medyada neler oluyor? Kim kiminle nerede? Acaba yolda gördüğüm şu şahsın ‘FACE’si var mı?FACE’de bilmem kaç göbekten arkadaşım var mı?…Tonlarca sorularla boğuşuyor artık o. O artık o değil!Herneyse, konumuz da zaten bu değil. Asıl konumuz bunun robotlaşan insana ruhsal anlamda neler kaybettireceği.Sıralayalım:
Öncelikle robotlaşan bu şahıs bu sosyal medya temelli bilgisayarını iletişim amaçlı kullanamadığından yalanlara meyilli olacaktır.
Gösterişe düşkün olacaktır. Çünkü çevresinde etki alanı kurmak zorunda hissedecektir.
Ego seviyesi 10000’leri bulmalıdır. Çünkü dediğim gibi ‘o artık bildiğimiz ‘o’ değil.
Asi olacaktır. Çünkü ‘sosyal medya arkadaşları’nın seviyesinde olduğunu giyimiyle veya ekonomik durumuyla yakalamalıdır. Aksi takdirde herkese asi.
Sahte mutluluk gösterileri ile etrafına güzel izlenimler vermeye çalışacaktır. Fakat ne gariptir ki, mutsuzluk her tarafından akıyor olacaktır.
Kendini ‘ispat’ etme derdinde olacaktır. Kime?
Birleştirici etkisi olduğunu düşündüğümüz bu sosyal medya aslıda ne kadar ‘ayırıcı, tahrip edici’ özelliğe sahipmiş değil mi? Üstte saydığım maddeleri ileriki zamanda artırırım. Haaaa, hep kötü yönleri üzerinde durduk. Biraz da olumlu yönlerini sayalım.
Kesinlikle filozof yapar ‘o’nu. Kamyon arkası yazılarından sosyal mesajlar verir topluma! Mesela ‘ Yüksekten uçanlar burunlarının üzerine çakılırlar.’ Vayy be! Ne söz ama! Şimdiye kadar bu anlamlı sözü toplumun hangi değer yargılarına hitap ettiğini çözen olmadı. Ansiklophedilerde bulamazsın! O, bu sözü yazarken tüm herkese hitap etti! Bilimler üstü bir söz!
İçi boş dışı hoş ‘anlamlı sözler’ paylaşarak karşı cinse göndermeler yapmalıdır. Seviyorsa ‘Dağları delmedim ama yollara zift döktüm’ misali. Kıskandırmak istiyorsa şayet; ‘Ayşelerdeydik ne güldük yaaa’ gibi.
Dinle yakından uzaktan alakası yokken, ramazan aylarında oruç hiç onların evine uğramazken ‘o’ ramazan bayramı sabahı ‘dini sorumluluklarını’ sırtlanmış bir eda ile bayram kutlamaları yapar.
Ne şairler, ne alimler feda edilir onun duvarında. ‘Anlamlı Söz’ler paylaşır sürekli. Genelde dini içeriklidir bunlar. Namaz kılmaz; ama namazla ilgili bir resim mutlaka paylaşmalıdır. Çünkü ‘etki’.
Siyasete de girmelidir. Siyaset yapmalıdır. Siyasi görüntüler; devlet yönetimini eleştirmeler… ohoo daha neler neler…
Herneyse..Ne yazdım ama! Anlayacağınız biraz alaylı bir şekilde de olsa yanlış olarak değerlendirdiğim durumları yazdım. Katılıp katılmamakta özgürsünüz tabii ki!
