Suriye konusu sadece tek bir pencereden ele alınacak bir konu olmadığından; şiddetin nasıl arttığı, mezhep çatışmalarının nasıl yüksel(til)diği, ayrılıkçı ve şiddet yanlılarının yanında 3. tekil şahısların nasıl müdahil olduğu veya olmaya çalıştığı konusuna değinmekte fayda var. Evet, iç savaşın bütün Suriye’yi nasıl bir anda etkisi altına aldığını görmemiz için ‘Arap Baharı’ kavramını iyi okumamız gerekmektedir. Çoğu Ortadoğu analisti olayları Arap Baharı ‘yapaylığı’na bağlasa da şahsım olarak
Suriye meselesini Arap Baharı’ndan bağımsız değerlendirmeyi yerinde buluyorum. Çünkü Suriye’nin elbette Arap Baharı’ndan etkilendiği aşikar; fakat bu sadece basit bir etki olarak kalacaktır. Nitekim Suriye meselesi 80 yıllık maziye sahip denebilir. Baas Rejimi’nden yaka silken Suriye Halkı BAASkılara yeterince dayandı kanaatindeyim. Herneyse.
Suriye’de Bashar Al Assad yönetimindeki Baas Rejimi (ki ileride Rejim olarak adlandırılacaktır, babası Hafız Assad öldükten sonra ‘tahta’ geçen veliaht prensimiz Assad) genellikle Nusayri diye tabir edilen Şii tabanlı ( her ne kadar kabul edilmese de) olarak Rejim’in bütün kritik idari yönetimlinde bulunmaktaydı. Halkın %76’lık kesminin sünni olmasını dikkate alakacak olursak %10’luk Nusayrilerinin tahakkümü altında ezilen sünni halkı %8 hristiyanlar takip etmektedir. Özellikle sünni nüfusunun çoğunlukta oldukları bölgelerde (Hama, Humus, İdlib, Halep) yönetimi elinde bulunduran Nusayrilerin hapislerde çürümeye terkettiği insanların sayısı herhalde tahmin bile edilemez. Kısaca yazalım:
Baas rejimi, kendi istibdatını sürdürebilmek için hiçbir zaman öldürmekten geri durmamıştır. Rejime yönelik her türlü sivil muhalefetin sonucunda; öldürmeler, hapisler, işkence senaryoları, halkın gözünde küçük düşürme faaliyetleri, kamu kurumlarından faydalanamama, hain mührü…gibi sert önlemlerle korurdu. Bu halkta her ne kadar sivil isyan düşüncesini beslese de bir yere kadar dayanabilen halk tekrar sindirilmekte idi. Buna hristiyanların ve sünni müslümanların maruz kaldığını görebiliriz. Hele hele her öğlen arası namazı camide kılan bir sünniyi ‘basit bir ispiyonlama şikayeti ile’ alıp günlerce işkenceye maruz bırakıp ‘Sen Elkaidecisin’ damgasına maruz bırakılan örneklerle çok karşılaşılabilir. Diğer taraftan Suriye vatandaşı olarak kabul görmeyen ‘3. dünya’da yaşamaya mahkum bırakılan Kürtler de süregelen Baas zulmünden nasibini fazlaca almıştır. Burada özellikle ‘Mezhep çatılmasını körükleyen cümleler’ kullandığımı düşünebiliriniz. Fakat gerçekler hep bu yörüngede cereyan ettiği için ne zaman ki mesele Sünnilerin hakkını savunmak olunca insanlar nedense hemen ‘sen mezhepçisin’ demekte! Hayır efendim! Aynı zulmü hristiyan kesme de yapıyorlar elbette. Buna da karşıyız. Rejim, her ne kadar reform sözleri verse de bu sözler yıllarca söylendi ve en ufak adım dahi atılmadı. Aksine, reform bekleyen halk her nedense gün geçtikçe baskıya biraz daha maruz kaldı. Arap Baharı Rejimi çok korkutmuş olmalı ki sivil halk Rejim için kontrol altında tutulmalı idi. Örneğin; herhangi açık alanda birkaç kişinin bir araya gelmesi bile ‘Rejim’ için ‘tehlike’ olarak algılanabiliyor; Rejimi koruma misyonunu son derece insani olarak temsil etmeye (!) aday Şebbihalar tarafından cezalandırılabiliyorlardı. Bu Rejim baskılarının yer yer ölümlerle sonuçlanması herhalde Arap Baharı’nın Suriye’ye büyük bir hediyesi olsa gerek. Özellikle vurgulamak istiyorum ki sünni ve hristiyanların çoğunlukta yaşadığı bölgelerde Rejimin yatırımlarının az olduğu görülür. Gerçi genelde petrol bölgeleri sünnilerin elinde…Bütün bunları bir araya getirdiğimizde insanların bu zulme bir noktadan sonra dayanamadığını görürüz. Her ne kadar yer yer ufak çapta birleşmeler-örgütlenmeler olduğu görülse de uzun ömürlü olamamıştır. Bunların yanında Rejim, halkın özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramların ülkeyi etkisi almasının önüne geçmek için bir dizi önlemler de almıştı. İnternetin kısıtlı olması, iletişimin Baasçıların kontrolünde olması, Sivil toplum örgütlerinin yine Baasçıların denetiminde olması, sendikal hakların olmayışı, ekonomik özgürlüğün sadece ‘seçilmiş’lerin elinde olması, eğitim sisteminin baskıya dayanması, Baas militarizminin halk içinde korkulara ve sindirilmişliğe neden olması…gibi birçok neden aslında Suriye olaylarının temelinde yatan ana unsurlar olarak karşımıza çıkar.
Evet, 2009 ve 2010 yıllarında her ne kadar dünya medyasında Suriye ile ilgili haberler görmesek de Suriye’de bir çocuğun polis tarafından dövülmesi, bir askerin insanları yolda tutup kimlik sorması ve ardından tokatlaması gibi olaylarla halk isyanın sinyallerini vermeye başladı diyebiliriz. Ardından 17 Aralık 2010’da Tunus’ta Muhammed Bouazizi’nin kendini ateşe vermesinin ardından Arap Baharının meşalesi yanmaya başladı. 26 Ocak 2011’de rejimi protesto için kendini yakan biri Suriye’deki olayların başlamasına neden oldu. Bu tarihten sonra olayların ilk patlak verdiği Deraa şehrinde Cami duvarına ‘Halk Rejimi Devirmek İstiyor’ (Ash Shab, yurid, isqad en-nizam) yazısı yazan gençler tutuklandı. Ayrıca yine Deraa’da tahtaya ‘Doktor Sıra Sana da Gelecek’ (Bashar Assad doktordur) yazan ortaokul öğrencilerinin askeri nezarete götürülmeleri akabinde kadınların çocuklarını almak istemeleri, aynı şekilde kadınların da tutuklanmaya çalışılması, kadınların kocalarına hitaben ‘Siz gidin biz kadınlarınızla çocuk yaparız’ gibi aşağılayıcı lafların söylenmesi de halktaki sabır sınırlarını zorlayıcı etkenlerdir. Bu süreçten sonra sivil olarak protesto gösterileri ile Deraa şehri Rejim tarafından 19 Mart 2011 tarihinde askeri ablukaya alındı. Silahsız ve savunmasız olan göstericilerin üzerine ateş açılması ve onlarca insanın katledilmesi ile bütün Suriye’yi geri dönülemez bir ‘iç isyan’a soktu.
Suriye’deki olayların başlama sürecini genel hatları ile böyle değerlendirebiliriz. Aşağıda olayların genel kronojik sırasını bulacaksınız. Masumane başlayan sivil eylemlerin Rejim tarafından nasıl bir anda kanlı bir savaşa dönüştürüldüğünü görmemizde fayda var. Rejim elbette meşruiyetini kaybetti. İstediği kadar yönetimi tekelinde tutsun; bu gücü despotluk dışında sürdüremeyeceğini çok iyi biliyor. Evet Rejim düşecek mi? Bilinmez. Ama ardından yıkılmış harabe olmuş şehirler bırakarak…Ardından 6 milyon yurtsuz mülteci bırakarak…Ardından yüz binlerce ölü bırakarak…Ardından perişan bir ekonomi bırakarak…Ardından binlerce sakat bırakarak…Ardından mezhep savaşları bırakarak…
İleriki yazımızda Suriye’deki tarafları, örgüt ve oluşumları, amaçlarını ele almak niyetindeyim. Şahsım olarak ben de ‘ Doktor, sıra sana da gelecek’ diyorum. Saygılarımla…
Olayların Kronolojisi:
OCAK 2011
* 17 Aralık 2010: Tunus’ta Muhammed Bouazizi’nin kendini ateşe vermesinin ardından Arap isyanları başladı.
* 26 Ocak 2011: Suriye’de Hasan Ali Akleh, rejimi protesto etmek amacıyla kendisini yakarak intihar etti ve Suriye’deki ayaklanmalar başladı.
* 31 Ocak 2011: Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Wall Street Journal gazetesine verdiği röportajda Arap Baharı’nın Suriye üzerinde en ufak bir etkisinin olmayacağını söyledi.
ŞUBAT 2011
* 06 Şubat 2011: Asi Nehri üzerinde Türkiye-Suriye Dostluk Barajı’nın temeli, iki ülke liderlerinin katılımıyla Hatay’da atıldı. Başbakan Erdoğan, Suriye’ye açıktan reform yapma çağrısında bulundu ve “Mısır’dan ders alınmalı” dedi.
* 17 Şubat 2011: Polisin Şam’da bir esnafı dövmesi üzerine 1500 kişi, “Suriye halkı aşağılanamaz” sloganlarıyla olayı protesto etti.
İsyanın doğum yeri Deraa kenti
MART 2011
* 6 Mart 2011: Deraa kentinde duvara “Halk rejimi devirmek istiyor” yazan gençler tutuklandı.
* 15 Mart 2011: “Gazap Günü”: Olayların başlangıcından beri, yapılan gösteri ve katılan gösterici sayısı olarak bir dönüm noktası gerçekleşti. Bu tarih, Suriye’deki olayların başlangıcı olarak kabul ediliyor.
* 19 Mart 2011: İlk kuşatma: Deraa, Suriye rejimi tarafından ablukaya alındı.
* 25 Mart 2011: Muhalif gruplar tarafından “Onur Cuması” ilan edilen bugün, Cuma namazı sonrasında Deraa başta olmak üzere Şam, Halep, Sanamin ve Larnaka’nın yanısıra Müslüman Kardeşler’in güçlü olduğu Hama ve Humus ile Kürt nüfusunun yoğun olduğu Kamışlı ve Haseke’de çatışma yaşandı.
* 29 Mart 2011: Esad, hükümeti feshettiğini açıkladı.
* 30 Mart 2011: Olaylar başladıktan sonraki ilk halka sesleniş konuşmasında Esad’in olayları dış mihrakların çıkarttığını söylemesi ve reformlardan bahsetmemesi kamuoyu tepkisine sebep oldu.
Esad olağanüstü hali kaldırdı
NİSAN 2011
* 2 Nisan 2011: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gazetecilere verdiği demeçte, reform yapması için Esad’a baskı yapacağını söyledi.
* 7 Nisan 2011: Esad, sayısı yüz binleri bulan Kürtlere vatandaşlık sözü verdi.
* 8 Nisan 2011: Protestolar Suriye’nin en büyük ikinci şehri olan Halep’e sıçradı.
* 19 Nisan 2011: Hükümet, sivil özgürlükleri artırma yolunda 48 yıllık olağanüstü hali kaldırdı. Göstericiler, Esad’in görevi bırakmasını talep etmeye başladı.
* 25 Nisan 2011: Tanklar, ilk defa Deraa’da kullanılmaya başlandı.
MAYIS 2011
* 10 Mayıs 2011: AB, silah ambargosu ve Suriye yönetimindeki 13 kişinin malvarlıklarının dondurulması dahil bir yaptırım paketi açıkladı.
* 13 Mayıs 2011: Beşar Esad, göstericilere ateş açılmaması emrini verdi.
* 18 Mayıs 2011: Esad, yaptığı açıklama da güvenlik güçlerinin protestoları bastırırken “hata” yaptığını ve bu hatanın tekrarlanmayacağını ifade etti.
Muhalifler ilk defa Antalya’da
HAZİRAN 2011
* 1-2 Haziran 2011: “Suriye’de Değişim Konferansı” Antalya’da yapıldı. Konferans Suriye muhalefeti bir araya getirdi. Konferans sonucunda 31 kişiden oluşan bir komite kuruldu.
* 10 Haziran 2011: Türkiye sınırındaki İdlib vilayetine bağlı Cisr el-Şugur şehrinde 120 askerin öldürülmesi üzerine Suriye ordusu şehri ablukaya aldı.
* 19 Haziran 2011: Jamil Saib, Suriye devriminin koordinasyonunu ve Suriye’deki bütün siyasi güçlerin temsilini teminen muhalefetin bir “Ulusal Konsey” oluşturduğunu açıkladı.
TEMMUZ 2011
* 4 Temmuz 2011: Suriye ordusu, tanklar ve buldozerler ile Hama’ya girdi.
* 29 Temmuz 2011: Riyad el-Esad, Özgür Suriye Ordusu’nu kurduğunu açıkladı.
AĞUSTOS 2011
* 8 Ağustos 2011: Suudi Arabistan Kralı ABDullah, Şam Büyükelçisini geri çağırdı. Suudi Arabistan’ı, Kuveyt ve Bahreyn takip etti.
* 9 Ağustos 2011: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Beşar Esad ile görüştü. Yaklaşık 6 saat süren görüşme sonrasında Esad, reform yapma sözü verdi. Bu temas, Türkiye ile Suriye rejimi arasındaki son yüz yüze görüşmeydi.
* 10 Ağustos 2011: Suriye ordusuna ait tanklar Hama’dan çekildi. Ancak tanklar aynı akşam yeniden Hama’ya girdi.
* 15-16 Ağustos 2011: Ahmet Davutoğlu, Suriye’nin bir an evvel şiddete son vermesini, aksi takdirde atılacak adımlar ile ilgili konuşulacak bir şey kalmayacağını söyledi.
‘Reform yoksa istifa etsin’
EYLÜL 2011
* 11 Eylül 2011: Önde gelen Suriyeli muhalifler, muhalif fraksiyonların birleştirilmesi amacıyla İstanbul’da bir araya geldiler.
* 21 Eylül 2011: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri askıya aldığını ve yaptırımlara katılacağını açıkladı.
* 23 Eylül 2011: Türkiye, Suriye’ye silah ambargosu uygulayacağını bildirdi.
EKİM 2011
* 2 Ekim 2011: Suriye Ulusal Konseyi’nin kuruluşu resmi olarak ilan edildi.
* 4 Ekim 2011: Suriye’ye yaptırım kararı BMGK’da Rusya ve Çin tarafından veto edildi. Türkiye tek taraflı yaptırım kararı aldı ve Hatay’da savaş tatbikatı yapılacağını açıkladı.
* 7 Ekim 2011: Medvedev, “Esad ya reform yapmalı, ya da istifa etmeli” açıklaması yaptı.
KASIM 2011
* 2 Kasım 2011: Suriye, şiddet ve sivillere karşı saldırıların acilen durdurulması yönündeki Arap Birliği inisiyatifini kabul ettiği açıkladı.
* 30 Kasım 2011: Türkiye, Suriye’ye uyguladığı yaptırımları genişlettiğini duyurdu.
ARALIK 2011
* 1 Aralık 2011: Rusya, Suriye’ye aralarında gemisavar füzelerinin de olduğu silah sevkiyatını tamamladı.
* 7 Aralık 2011: Beşar Esad, ABC News’den Barbara Walters’a verdiği röportajda olaylardan kendisinin sorumlu olmadığını ve hükümeti yanlış bir şey yapmadığı için kendisini suçlu hissetmediğini söyledi.
* 26 Aralık 2011: 50 Arap Birliği gözlemcisi Şam’a ulaştı.
Ödüllü gazeteciler Humus’ta öldü
OCAK 2012
* 22 Ocak 2012: Arap Birliği, Esad’a yetkilerini yardımcısı Şara’ya devrederek çekilmesi, birlik hükümeti oluşturulması ve araştırma komisyonu kurulması çağrısı yaptı.
* 28 Ocak 2012: Arap Birliği bir süredir yürüttüğü gözlemleri artan şiddet sebebiyle durdurma kararı aldı.
ŞUBAT 2012
* 6 Şubat 2012: ABD ve İngiltere Şam Büyükelçiliklerini kapattı.
* 22 Şubat 2012: Marie Colvin ve Remi Ochlik adlı gazeteciler Humus bombardımanı sırasında hayatını kaybetti.
* 23 Şubat 2012: BM eski genel sekreteri Kofi Annan, Suriye özel temsilcisi olarak atandı.
* 24 Şubat 2012: Türkiye’nin girişimleri ile oluşturulan Suriye’nin Dostları Grubu ilk toplantısını Tunus’ta düzenledi.
* 25 Şubat 2012: Suriye’de, Esad’e 2028’e kadar görevde kalma imkanı veren Anayasa referandumu yapıldı.
MART 2012
* 8 Mart 2012: Suriye Petrol Bakanı Yardımcısı görevi bırakıp iltica etti.
* 10 Mart 2012: Kofi Annan, Beşar Esad ile bir araya geldi, Esad’e 6 noktadan oluşan bir plan sundu.
* 16 Mart 2012: Türkiye, ilk defa tampon bölge oluşturulabileceği açıklaması yaptı.
* 26 Mart 2012: Türkiye, Şam’daki Büyükelçiliğinin faaliyetlerini askıya aldı.
* 27 Mart 2012: Annan’ın 6 maddelik planı Suriye tarafından kabul edildi.
NİSAN 2012
* 1 Nisan 2012: Suriye Halkı’nın Dostları Toplantısının ikincisi İstanbul’da gerçekleştirildi.
* 2 Nisan 2012: Annan, 6 maddelik planın uygulanmasına ilişkin bir takvim açıkladı. Suriye takvimi kabul ettiğini duyurdu.
* 11 Nisan 2012: Kilis’te, Suriye’den Türkiye’ye geçmek isteyen bir grup mülteciye ateş açıldı. Mermiler, Türkiye’deki kamplara isabet etti. Bir Türk polis memuru ile bir tercüman yaralandı.
* 12 Nisan 2012: BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın ateşkes için verdiği süre sabah 06.00’da doldu. Ancak ordunun bombalamalara devam ettiği bilgileri ulaştı.
MAYIS 2012
* 10 Mayıs 2012: Başkent Şam iki büyük patlama ile sarsıldı, 55 kişi öldü, 372 kişi yaralandı.
* 11 Mayıs 2012: Mart ayında tutuklanan Adem Özköse ve Hamit Coşkun, Türkiye’nin girişimleri ve İran’ın aracılığıyla 70 gün sonra serbest bırakıldı.
* 25 Mayıs 2012: Rejim yanlısı milisler, Şebbiha birlikleri, Hula’ya saldırı düzenledi. Yarısı çocuk 110 sivil hayatını kaybetti.
HAZİRAN 2012
* 13 Haziran 2012: BM Genel Sekreter Yardımcısı Ladsous, “Suriye’de yaşanan durumun bir iç savaş olduğunu” söyledi.
* 22 Haziran 2012: Rejime bağlı güçler, uluslararası hava sahasında seyretmekte olan bir Türk jetini düşürdü. Türkiye angajman kurallarını değiştirerek saldırıya cevap verdi. Olayın tekrarlanması halinde gerekenin yapılacağını açıkladı.
Kürtler kuzeyi ele geçiriyor
TEMMUZ 2012
* 4 Temmuz 2012: Şehit Türk pilotların naaşlarına ulaşıldı.
* 5 Temmuz 2012: Beşar Esad’in yakın arkadaşı Manaf Talas taraf değiştirdi.
* 12 Temmuz 2012: Mesut Barzani’nin Suriye Kürt muhalefetini birleştirme çabaları sonucunda Suriye Kürt Ulusal Konseyi (SKUK) ve “Batı Kürdistan Halk Meclisi”nin katılımıyla “Yüksek Kürt Konseyi” oluşturulduğu açıklandı.
* 18 Temmuz 2012: Şam’da Milli Güvenlik binasına yapılan saldırıda Savunma Bakanı Daud Rajha, Hasan Türkmani, Savunma Bakan Yardımcısı Asıf Şevket ve İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim el Şar hayatını kaybetti.
* 25 Temmuz 2012: Türkiye, artan güvenlik tehdidi karşısında Suriye’ye tüm sınır kapılarını kapattı. Ancak mülteci geçişlerine izin verdi.
AĞUSTOS 2012
* 1 Ağustos 2012: Rejim kuzey bölgelerden çekildikçe kontrol PYD’ye ve Kürt gruplara geçmeye başladı.
* 2 Ağustos 2012: BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan görevini bıraktı.
* 6 Ağustos 2012: Suriye Başbakanı Riyad Hicab muhaliflere katılarak Ürdün’e sığındı.
* 17 Ağustos 2012: Cezayirli diplomat Lakhdar Brahimi, Annan’dan boşalan göreve getirildi.
Türkiye’ye havan mermileri düştü
EYLÜL 2012
* 20 Eylül 2012: Suriye Rejim güçleri tarafından atılan bir havan mermisi Şanlıurfa/Akçakale yakınlarına düştü ancak patlamadı. Türkiye, gerekli diplomatik adımlarla birlikte angajman kuralları gereğince saldırıya misli ile karşılık verdi.
EKİM 2012
* 2 Ekim 2012: Suriye tarafından açılan ateş sonrasında Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde 5 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Türkiye, angajman kuralları gereğince saldırıya misliyle karşılık verdi, belirlenen hedefler vuruldu.
* 3-8 Ekim 2012: Türkiye topraklarına düşen havan mermilerine misliyle karşılık verildi.
* 4 Ekim 2012: TBMM, yabancı ülkelere asker gönderilmesi için hükümete yetki veren tezkereyi kabul etti.
* 10 Ekim 2012: Moskova’dan Şam’a giden ve askeri kargo taşıdığı belirlenen bir yolcu uçağı, Ankara Esenboğa havaalanına zorunlu iniş yaptı. Türkiye, Suriye’den fosfat ithalatına son verdi.
* 14 Ekim 2012: Türkiye, hava sahasını tüm Suriye uçaklarına kapattığını açıkladı.
* 14-19 Ekim 2012: Brahimi Suriye krizinin çözümü bağlamında Türkiye, Suudi Arabistan, İran, Irak, Mısır, Ürdün ve Lübnan’ı kapsayan bölge turunu gerçekleştirdi.
İsrail Suriye’ye ateş açtı
KASIM 2012
* 3 Kasım 2012: İsrail, Suriye tanklarının Golan Tepelerindeki silahsızlandırılmış bölgeye girdiğini duyurdu.
* 9 Kasım 2012: Beşar Esad, “Suriye’de yaşadım Suriye’de öleceğim” dedi.
* 11 Kasım 2012: İsrail, Suriye’ye 1973 Arap-İsrail Savaşı’ndan bu yana ilk defa uyarı ateşi açtı.
* 12 Kasım 2012: Katar’da toplanan Suriyeli muhalifler, geniş çaplı bir kongre ile “Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu” adlı yeni oluşumu duyurdu.
* 17 Kasım 2012: Türk gazeteci Cüneyt Ünal, 3 aylık esaretten sonra bir grup CHP milletvekilinin girişimi ile kurtarılarak Türkiye’ye getirildi. CHP heyeti, Beşar Esad ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
* 21 Kasım 2012: Türkiye, Suriye sınırına konuşlandırmak üzere NATO’dan savunma amaçlı “Patriot” hava savunma sistemi talebinde bulundu.
ARALIK 2012
* 3 Aralık 2012: Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdissi, ülkeyi terk etti.
* 4 Aralık 2012: NATO Konseyi, Türkiye’nin Patriot talebini kabul etti.
* 11 Aralık 2012: BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, 136.319’u Türkiye’de olmak üzere 509.559 Suriyelinin yerlerinden edilmiş olduğunu açıkladı.
* 13 Aralık 2012: NBC televizyonu savaş muhabiri Richard Engel, program yapımcısı Aziz Akyavaş ve ekip üyeleri Suriye’de rejim güçleri tarafından kaçırıldı.
* 18 Aralık 2012: Esir tutulan NBC ekibi muhaliflerin baskını ile kurtarılarak Türkiye’ye getirildi.
* 30 Aralık 2012: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa’daki mülteci kamplarını ziyaret etti. Erdoğan, Türkiye’deki mülteci sayısının 230 bine ulaştığını belirtti.